Ermenilere küfür edenler aslında kendi akrabalarına hakaret ediyorlar

Sosyolog Ergün Yıldırım, babaannesi Bayzar’ın hikâyesini ‘Tehcir Günlerinde Aşk’ adlı romanında anlattı. Anadolu’nun her köşesinde binlerce Bayzar olduğunu söyleyen Yıldırım’a göre Türkiye’nin 1915 ile yüzleşmesinin yolu siyasi tartışmalardan çok, toplumsal gerçeklikle yüzleşmekten geçiyor.

 

 

Ergün Yıldırım, babaannesi Bayzar’ın 1915’te başlayan öyküsünü bu hafta yayımlanan ‘Tehcir Günlerinde Aşk’ adlı romanında anlatıyor. Kamuoyunda İslami kesimin önde gelen aydınlarından biri olarak tanınan sosyolog Doç. Ergün Yıldırım, Yıldız Teknik Üniversitesi İnsan ve Toplumbilimleri Bölümü’nde öğretim üyesi olarak ders veriyor. Geçen yıl yayımlanan ‘AK Parti ve Cemaat’ kitabı kamuoyunda ses getiren Yıldırım’la, babaannesi Bayzar’ın hikâyesinden yola çıkarak Türkiye’deki son siyasi gelişmelere uzanan bir söyleşi yaptık. Yıldırım, Türkiye’nin 1915 ile yüzleşmesinin yolunun siyasi tartışmalardan çok, toplumsal gerçeklikle yüzleşmekten geçtiğini söylüyor.

FERDA BALANCAR

• Aile içinde babaannenizin Ermeni olduğu bilinen, üstünde konuşulan bir şey miydi?

Evet. Babaannemin tehcir sırasında kafileden ayrıldığı ve o şekilde kurtulduğu, daha sonra da büyükbabamla evlendiği bilinen ve konuşulan bir şeydi.

• Babaannenizle ilgili ayrıntılara nasıl ulaştınız?

2007’de Kütahya’da nüfus müdürlüğünde çalışan bir öğrencim vardı. Ondan ailemin nüfus kütüğünü çıkarmasını istedim. Bayzar adına ilk orada rastladım. Babaannemin adını biz Nazife olarak bilirdik. Kitapta kullandığım Tahire ismi de Nazife gibi temiz anlamına geliyor. Babaaanemin adının Bayzar olduğunu ilk kez nüfus kütüğünde gördüm. (“Bayzar” da Ermenicede “temiz, parlak” anlamına geliyor – Agos)

• Babaanneniz 1915’ten sağ kurtulduktan sonra hiç kendi akrabalarıyla karşılaştı mı?

Hayır. Yalnız şöyle bir olay oldu. Büyük amcam, babaannemin babasından kalan toprakları için tapu müdürlüğüne gitti. Onu ‘Sen utanmıyor musun bu malların peşinde koşmaya!’ diye terslemişler. Babaannemin babası yörede çok geniş topraklara sahipmiş. Adı Sarkis Ağa imiş. Babaannem hiç Türkçe bilmezdi; Ermenice de konuşmazdı, sadece Kürtçe konuşurdu. Özellikle ölümüne yakın zamanda geçmişini anlatmaya başladı. 1991’de İstanbul Üniversitesi Sosyoloji’yi kazanıp İstanbul’a geldiğimde sınıfta bir Ermeni kız arkadaş vardı. Ona sormak istedim ama benimle pek konuşmak istemedi. Elazığ’da doğup büyüdüm. Orası milliyetçiliğin güçlü olduğu bir yerdir. Ama herkes birbirini bilir. Kimin ailesinde Ermenilik var, bilinir ama kimse bunu konuşmaz. Konuşulması da hoş karşılanmaz. Köyümüz Harput’a 25 km. uzaklıkta bir Kürt köyüdür. Babaannemin doğup büyüdüğü köy, bizim köye sadece iki km uzaklıktadır.

• İslami kesimin içinde yer aldınız. Ermeni kökeninizle ilgili hiç sorun yaşadınız mı?

Öğrencilik dönemimde, yani 1990’larda Ermenilerle ilgili kötü şeyler söylendiğinde ‘Böyle konuşmayın, benim de babaannem Ermeni’ dediğimde sessiz kalırlardı arkadaşlar. İslami kesimde düşünce tarzı ümmet eksenli olduğu için etnik köken çok sorun edilmez. Ama kendi aralarında konuştuklarında Ermeni karşıtı tavırlara rastladığım da oldu. Cumhuriyet döneminde yetişen milliyetçi Sünni Müslüman tipinde bu önyargılar çok keskindir. Benim içinden geldiğim radikal İslamcı çevrede ise bu tür milliyetçi izler özellikle söylem düzeyinde kesinlikle söz konusu değildi. Ben de sanırım etnik kökenimden dolayı bu çevrelere kendimi daha yakın hissettim.

http://www.agos.com.tr/ermenilere-kufur-edenler-aslinda-kendi-akrabalarina-hakaret-ediyorlar-917.html

Yorum bırakın